kadın...


Son dönemlerde etrafımdaki kadınları çok inceler oldum. Mutsuzluklarını, huzursuzluklarını... Bir de aksine mutluluklarını, huzur bulduklarını. Sonra düşündüm... Bir de baktım ki tüm dengeler altüst!





Kadınlar adam gibi adam arıyor. Erkekler kadın gibi kadın. Kadın, erkek erkekliğini bilsin diyor, erkekler kadınlar kadınlık yapsın. Herkes birbirini suçlaya suçlaya son buluyor tez zamanda ilişkiler. 

Babamların dönemlerindeki erkeklere bakıyorum. Gerçekten "evin direği" tanımını taşımış o nesil. Annemlerin dönemindeki kadınlara bakıyorum. Onlar da "son söz kadınındır" yakıştırmasının hakkını vermişler gerçekten.

Şimdilerde kadının ayaklarının üzerinde durma telaşı, dişilikten birşeyler alıp götürdü, haklılar adamlar. Ama bir de dönüp bakınca erkeklere... Haklı diyorum kadın kısmı. Buna mı güvensin de teslim mi olsun? 

Bu sorunun temeli nerdedir, ilk nasıl başlamıştır diye araştırdıkça oldukça eskilere gittim Aykut Oğut sayesinde aslında. Dünyanın düzeni sandığımız gibi erkek egemenliğinde başlamamış. Aslında kadınlarmış ilk egemen bu dünyaya... Erkeğin elinde olan yalnızca fiziksel gücü imiş. Kadının doğurganlığından ve kıvrak zekasından korkan erkek kısmı, zamanla ezmiş kadını... Bu dünyanın düzeni nesiller boyu değişmiş. Ancak, hiç bu kadar bilinçlenememiş kadın.

Şimdi bu kız durup dururken bunları neden yazdı diyorsunuz değil mi? Siz önce bir "Keşke Kadın Olsam" kitabını okuyun, ardından ben tekrar geleceğim. 

Şimdi siz düşünün bakalım. 

:)

Hiç yorum yok:

Bunlar da ilginizi çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...